Gül Hastalığı (Rozasea) Nedir?
Halk arasında Gül Hastalığı olarak da bilinen Kırmızı Yüz (Rozasea) genellikle yüzü etkileyen kronik iltihaplı bir cilt hastalığıdır. Yüzde sıcak basması, tekrarlayıcı kızarıklık, iltihaplı sivilceler ile karakterizedir. Daha çok yanak, burun, çene ve alın bölgesinde görülür. Kızarıklık ilk başlarda sönme eğilimdedir, ancak ilerleyen dönemlerde kalıcı bir hale gelir.
Kırmızı yüz hastalığı yaygındır ve nüfusunun yaklaşık %1-20’sini etkiler. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülür ve genellikle 30 yaşından sonra gelişir. Koyu tenli kişilerin cildinde melanin fazla olduğu için kızarıklık baskılanır ve fazla belli olmaz. Ancak açık tenli kişilerde kırmızı yüz görünümü belirgindir. Yüzde kalıcı hal aldığında kişinin sosyal yaşamı etkilenir. Özgüven kaybı, estetik kaygılar kişinin toplumdan uzaklaşmasına, içe dönmesine ve depresyona neden olabilir.
Gül Hastalığı Belirtileri ve Nedenleri
Gül Hastalığı Belirtileri:
Rozasea hastalığının belirtileri kişiden kişiye değişir. Ana semptomları kırmızı yüz görünümü, kuru ve tahriş olmuş cilt, damarlarda genişleme, yüzde ödem, sivilce benzeri iltihaplı kabarcıklardır. Diğer semptomlar arasında yüzün kolayca aniden kızarması, yüzde ateş basması, ciltte kalınlaşma ve renk değişimleri bulunur. Rozasea cilt dışında gözde de sorunlara neden olabilir, göz tutulumu ‘’Oftalmik Rozasea’’ olarak tanımlanır.
Gül Hastalığı Nedenleri:
Rozasea nedenleri tam olarak bilinmemektedir. Hastalığa neden olduğu düşünülen faktörler arasında süt ürünleri, baharatlı yiyecekler, sıcak içecekler, fazla kafein ve alkol tüketimi, güneş ve rüzgar gibi çevresel faktörler, sıcak su banyoları, bazı parazitler, genetik yatkınlık ve stresi sayabiliriz.
Gül Hastalığı Tedavi Yöntemleri
Erken Teşhisin Önemi
Rozasea (Gül Hastalığı) diğer adıyla Kırmızı Yüz hastalığı tedavi edilmezse semptomlar zamanla kötüleşebilir. Bu nedenle erken teşhis edilerek tedaviye başlanması önemlidir, böylece hastalığın ilerlemesi önlenir. Tedavide ilaçlar ve lazer tedavilerinden yararlanılır. Işık bazlı sistemler ve lazerler, genişleyen kan damarlarını daraltarak tedavide etkili olurlar. Hastalığı arttıracak faktörlerden uzak durmak tedavinin etkili ve kalıcı olmasında önemli rol oynar.
Rejuve Dye ile Etkili Gül Hastalığı Tedavisi
Rejuve Dye başta Rozasea (Kırmızı Yüz) olmak üzere vasküler lezyonların tedavisinde etkili sonuçlara sahiptir. Kırmızı Yüz tedavisindeki etkinliğine dair birçok klinik çalışma mevcuttur. Rejuve Dye tedavisinde ilk seanstan itibaren yüzdeki kızarıklık önemli ölçüde baskılanır, cilt rengi dengelenir ve cilt kalitesi artar.
Rejuve Dye, Kırmızı Yüz tedavisine gelişmiş AFT Teknolojisi ile yenilikçi bir yaklaşım getirmiştir. AFT, daha yüksek enerjiyi daha verimli ve daha güvenli şekilde cilde ileten gelişmiş bir IPL teknolojisidir. Kırmızı yüz tedavisinin daha etkili olmasını sağlarken ağrı ve yan etki riskini de minimuma indirir, daha az seansta gözle görünür etkili sonuçlar elde edilir.
Rejuve Dye, hemoglobin tarafından yoğun emilen 500-600 nm dar bant spektrumuna sahiptir. Tedavide damarın içindeki hemoglobin hedeflenir. Hemoglobin tarafından yoğun olarak emilen yoğun darbeli ışık, genişlemiş damarları daraltır. Aynı zamanda cilt elastikiyetinden sorumlu olan kolajen üretimi de uyarılarak ciltte ekstra lifting etkisi ve gözle görülür gençleşme elde edilir.
Kırmızı Yüz sadece estetik bir sorun değildir aynı zamanda sağlık problemidir. Rejuve Dye tedavisi genişlemiş damarları kapattığı için genellikle telenjiektazi olarak adlandırılan başka bir dallanmanın ortaya çıkmasını da engeller.
Rejuve Dye ile Rozasea Tedavisinde Ne Hissedilir?
Rejuve Dye cilde ultrason jeli sürülerek uygulanır. Tedavi esnasında cilde iletilen yoğun darbeli ışığın aktivitesi hafif bir sıcaklık hissi uyandırabilir; ancak hissedilen ısı hafiftir ve hastayı rahatsız etmez. Tedavi başlığı temaslı soğutmaya sahiptir, tedavi alanı tedavi esnasında ve sonrasında soğutulur. Böylece tedavi olabildiğince rahattır ve hasta konforu maksimuma çıkar.
Yaz aylarında güvenle uygulama yapmak ve ince ciltlerde yan etki riskini azaltmak için hareketli moddan yararlanılır. Yoğun vaskülerite ve yüzeysel lezyonlarda da tedavinin bu modla uygulanması önerilir. DYE-SVL olarak adlandırılan bu modda tedavi başlığı cilt yüzeyinde sürekli hareket ettirilerek uygulama yapılır. Bu sayede yan etki riski minimuma iner ve uygulamanın daha güvenli olması sağlanır.
Rejuve Dye ile Gül Hastalığı Tedavisi Ne Kadar Sürer, Kaç Seans Gerekir?
Rejue Dye tedavisi oldukça hızlıdır ve genellikle tedavi edilen bölgeye göre 10-30 dakika sürer.
Seans sayısı lezyonun derinliğine ve boyutuna bağlı olarak değişkenlik gösterse de minimum 3-5 seans önerilir. Seans aralığı 4 hafta ara ile olmalıdır.
Rejuve Dye Tedavisinden Ne Beklemeliyim?
Rejuve Dye ile genişlemiş kılcal damarların neden olduğu kızarıklık giderilerek Rozasea tedavi edilir. Bunun yanında tedavi cilt gençleştirme, cilt rengini dengeleme, cilt lekelerini giderme, yüzde lifting etkisi gibi başka özellikler de içerir.
İlk seanstan itibaren yüzdeki kırmızılık baskılanmaya başlar. 2.seanstan sonra gözle görünür sonuçlar fark edilir. Her seans sonrasında tedavinin etkisi artarak devam eder. Kırmızı yüze neden olabilecek etkilerden uzak bir yaşam biçimi tedavinin kalıcı olması açısından önemlidir.
Rejuve Dye ile Rozasea Tedavisinde Sonra Nelere Dikkat Etmek Gerekir?
Tedavi edilen bölgede uygulamadan sonra hafif ısı hissedilebilir, bu durum kısa süre sonra kendiliğinden geçer. Hafif kızarıklık, renk değişimi ve damarlarda bir miktar koyulaşma görülmesi normaldir. Bunlar tedavinin etkili olduğunun göstergesidir.
Tedaviden sonra 24 saat boyunca tedavi alanına sıcak su teması olmamalıdır. 1 hafta boyunca da tedavi alanına peeling, kese gibi tahriş edici prosedürler uygulanmamalıdır. Yine 1 hafta boyunca sauna, hamam gibi yüksek ısıya maruz kalınacak ortamlara girilmemelidir.
Tedavinin daha etkili olabilmesi için kafeinli ve alkollü içeceklerden, baharatlı yiyeceklerden uzak durmak, aşırı sıcak ortamlara (sauna, hamam) girmemek gerekir. Aşırı sıcak içecek ve yiyecek de tüketilmemelidir.Tüm lazer tedavilerinde olduğu gibi en etkili sonuçları elde etmek ve cildin korunduğundan emin olmak için güneşe karşı önlem almak gerekir. Mutlaka SPF 30 veya üzeri bir güneş koruyucu krem kullanılmalıdır.